Kıbrıs Barış Harekatı: Bir Kahramanın Hikayesi ve Şehitlerimiz
Bugün yine o sıcak yaz günlerinden birinde, Kayseri’nin soğuk rüzgarlarında yürürken aklımın bir köşesinde Kıbrıs Barış Harekatı vardı. Bazen bir olayı, bir tarihi anı, bir kahramanı düşünmek, sana hayatın akışını sorgulatıyor. Hayal meyal hatırladığım, babamın anlattığı bir anı, yıllar önceki bir hikaye, bir kahramanlık öyküsü… Ama bu, sadece bir tarih parçası değil; arkasında yatan acı, umut, fedakarlık ve kahramanlıkla bugün de etkisini sürdüren bir destan.
Hikaye aslında 1974’te Kıbrıs’ta başlıyor, ama benim için zaman, yer ve mekân çok da önemli değil. Çünkü her şeyin en derin, en acı tarafı, o toprağa düşen her bir şehidin, gencecik bedenlerin ardında bıraktığı boşluktan geçiyor. Şehitlerimizin sayısına bakmak, insanı bambaşka bir duyguya sevk ediyor: 498… İşte o sayının ardındaki derin acıyı anlamaya çalışırken, birden içimdeki hayal kırıklığı, hüzün ve gurur birbirine karışıyor.
Bir Anı, Bir Anlatı: “Benim Babam”
Bazen bir şehitlik, bir kahramanlık öyküsü babamın anlatılarından geçerdi. Her hafta sonu, beraber geçirdiğimiz akşamların birinde, oturur ve Kıbrıs Barış Harekatı hakkında sohbet ederdik. Babamın gözlerinde her zaman bir parıltı vardı, o parıltı bir anısını anlatırken gözlerine yansıyan bir gururdu. “Bunu anlatırken seni çok üzmemek istiyorum,” derdi, ama ben hep susar, dinlerdim. Babam, o zamanlarda çok gençti. Genç bir asker olarak, arkadaşlarıyla birlikte Kıbrıs’a gitmişti. Bir sabah, soğuk bir sabah, o sıcak kumsalda, göğüs göğüse bir savaş başlamıştı. Her köşe başı, her adım bir tehdit gibi yaklaşıyordu. Babam bir arkadaşının yanına doğru koşarken, bir merminin ondan geçip gitmesiyle hayatının o anı tamamen değişti. Arkadaşını kaybetti, ama hayatta kalanlardan biri oldu. İşte o gün, o yaz, Kıbrıs’tan döndü. Fakat dönerken, o dostunun eksikliği, o kaybı hep kaldı. Yürek sızısıydı bu, kayıptı.
İşte bu noktada, “Kıbrıs Barış Harekatı’nda kaç şehidimiz var?” sorusu öyle basit bir cevapla geçiştirilebilecek bir şey olmuyor. Çünkü bu rakamlar, her biri ayrı bir yaşam, her biri ayrı bir hikaye ve her biri ayrı bir acı taşıyor. Her bir şehidin ardında kalanlar, hep derin bir boşluk bırakıyor. Bunu anlamadan, sadece sayılarla geçiştirilen bir konu haline getirmek mümkün değil.
Bir Şehidin Gözleri
O gün akşam, babamın elleri titrerken, başka bir zaman diliminde, o günlere dair bir anı da babamın gözlerinde gördüm. Gözleri, o zamanki savaşın derin izlerini hala taşıyordu. Yaşadıklarını anlatırken bir yanda gurur, bir yanda hüzün vardı. “Hadi, sen git,” dedi babam, “biz de Kıbrıs’a gitmiştik. Ama bazı dostlarımız o topraklarda kaldı.” İşte bu sözlerin arasında o eksik kalmış arkadaşlarının adlarını sayarken, gözlerinde beliren boşluk, kalbinin derinliklerinde hissettiği o sızı bir kez daha yüzüme vurdu. “Bazen ölümler bizi unutur,” diye ekledi, “ama biz hala onları hatırlıyoruz. Çünkü onlar yaşamak için, bizleri bu dünyada tutabilmek için canlarını verdiler.”
Beni derin bir sessizlik sardı. Babamın yüzündeki o anki hüzün, sanki içimdeki her bir duyguyu tek tek uyandırıyordu. Uç bir savaşın içinde kaybedilen bir hayatın, sadece bir kayıp değil, bir geleceğin de kaybı olduğunu düşündüm. Bu kaybı telafi edebilmek için geriye sadece bir hikaye, bir isim ve bir rakam kaldı. Bu rakam 498… Ama ne yazık ki, bu sayılar her biri bir isyan, her biri bir yaşamın savunmasıydı. Her biri bir kahramanlık mücadelesiydi.
Ve Sonra Bir Gün, Kıbrıs’ı Düşündüm
Birkaç gün sonra, yine bir gün Kıbrıs’a gitme isteğiyle uyandım. Kıbrıs’ta o kara toprakların üzerine düşen her damla kanı, her bir feda edilen canı düşündüm. Babamın hikayeleri ve anlatıları arasında, o kaybedilen dostları, o kahramanlıkları hayal ettim. “Bütün bunlar niye?” diye sordum kendime. Sonra babamın sesini duydum, “Bizim görevimiz, onlara verdikleri değeri unutamamaktır. Geriye kalan bizler, onlara ne kadar minnettar olursak, onlara o kadar yakın oluruz.” Düşündüm, ne kadar yakın olabiliriz? Bazen her şeyin tam ortasında bir boşluk var, bu boşluğu zaman dolduruyor. Fakat içimde bir yerde, onlar hep bizimle. O 498 şehidin her biri, ruhunda yaşamakta, bu topraklarda bir iz bırakmakta.
Son Söz
Kıbrıs Barış Harekatı’nda şehit olan 498 kahramanımız, tarihteki o kara günlerin adıyla birlikte anılacak. Ama ben, birinin gözlerindeki bu eksikliği, bu kaybı gözlerimde hissettiğimde, o sayıların bir anlamı var mı diye sorguluyorum. Onlar, kaybolmuş arkadaşlarının anılarını yaşatarak, bu toprağı bir şekilde korudular. Ne yazık ki, sayılarla anlatılamayacak kadar büyük bir bedel ödediler. İşte, şehitlerimizin her birinin ardında bıraktığı boşluk, bizlerin kalbinde hep var olacak.